Hüseyin Öztürk
araştırmacı, gazeteci-yazar



1959 yılında Ankara’da doğdu. Öğrenimini burada tamamladı. Halkla İlişkiler ve Gazeteciliğe, foto muhabiri olarak başladı. Kısa sürede siyasi partilerin haberlerine geçerek Türkiye’nin 1980 öncesine yakın şahitlik etti. Bir süre çeşitli belgesellerde kameramanlık yaptıktan sonra sinemayı seçti. Reji asistanlığı ve yapım koordinatörlüğü yanı sıra sinema ve televizyon filmleri eleştirmenliğine başladı. Böylece yazarlığa ilk adımını atmış oldu. Bu arada mesleğinin Halkla İlişkiler kısmını da ihmal etmeyerek, çeşitli kuruluşlarda Basın Danışmanlığı, Halkla İlişkiler ve Sosyal ve İdari hizmetlerde çalıştı.

Kişisel Gelişim Programları alanında araştırmalar yaptı ve eğitimler aldı. Çeşitli resmi ve özel kurumlarda kişisel gelişim konularında seminerler verdi.

Bu seminerler çerçevesinde Beden Dili konusuna ağırlık verdi. Seminerlerinin başlığını, Aile İçi İletişimde Beden Dili olarak belirledi ve çalışmalarını yürütmektedir.

20 yıldır yazarlığa devam eden Hüseyin Öztürk, halen medeniyetimizin temelini oluşturan çeşitli değerler üzerine araştırmalarını sürdürmektedir.




Hüseyin Öztürk iletişim:
[email protected]




HABER

Gazeteci ve Yazar Hüseyin ÖZTÜRK ile Saniye ÖZTÜRK, 10 Haziran 2005 tarihinde, Afyon Bolvadin Belediyesi Kültür Merkezinde, "Aile, Ev ve Sokak" isimli bir konferans verdi.




YORUM

Aydın Yabancılaşması
Yeni Akit
02.01.2012

Bu haftaki eserimiz “Boğazdaki Aşiret” kitabıyla ün yapan ve Türkiye’nin “üstseçkinlerini” çırpalayan Mahmut Çetin’e ait.

Biyografi Yayınları’ndan çıkan “Aydın Yabancılaşması” adlı kitapta Mahmut Çetin, yine ezber bozduran ilginç ayrıntılara dikkat çekiyor.
Türkiye’nin bugününden yani “millet devlet kaynaşmasından” hangi çevrelerin neden ve nasıl rahatsız olduklarını ortaya döküyor.

Mahmut Çetin bu kadarla yetinmiyor ve son on yıla kadar devleti, hükümetlerin değil, bürokrasinin yönettiğini ve memleketin kaymağını kimlerin yediğini belgeliyor.

“Aydın Yabancılaşmasında” yer alan ara bölümlerde, birbiriyle zıt gibi görünen anlayışların, esasında heterodoks inançlarla kaynaştıklarını ve giderek kozmopolit bir ortak cephede, nasıl aynileştiklerini anlatıyor.

“Aydın Yabancılaşması,” Türk düşünce hayatında yeni bir tartışma alanını başlatacağa benziyor.
Eserdeki en ilginç bölümlerden birisi de sürekli olarak laiklik vurgusuyla gündeme gelen Türk Solu’nun “tarikatçı” olduğunu gösteriyor.
Eserde yer alan bilgilerden bazıları şöyle.
*

-Türkiye Komünist Partisi kurucu başkanı Mustafa Suphi, Melami tarikatına mensuptu. Bir başka parti başkanı Melami, Hürriyet ve İtilaf Fırkası Başkanı Miralay Sadık Bey’di.

-Nazım Hikmet’in dedesi Nazım Paşa mevlevi idi. Nazım Hikmet de yirmili yaşlarda “Ben de müridinim Mevlana” şiirini yazmıştı.

-Solcu Şair Can Yücel’in dedesi mevlevi şeyhi ve babası Hasan Ali Yücel mevlevi idi. Kendisini de mevlevi muhibbi olarak ifade eden Can Yücel, bu durumu şöyle anlatıyordu.

“Mevlevilik aslında Müslümanlığın incelmiş kanadıdır. Din incelmesi, bir bakıma ateistliğe doğru gitmedir. Belki bende Allah’a inanç kalmadı ama mevlevilikten koptum sayılmaz aslında.”
Tabi bu tipler, Kur’ansız ve Peygambersiz bir mevlevilik isteyenlerdir.

-Çetin Altan’ın annesinin babası Hacı Hafız Mustafa Muhyiddin Efendi, Unkapanı’nda, Salih Paşa Mahallesi Yeşil Tulumba Sokak’ta, Rufaiyye Tarikatı’ndan Şeyh Abdülhalim Efendi Tekkesi postnişini idi.

Tanrıtanımaz olduğunu söyleyen Çetin Altan, inanç durumunu şöyle izah ediyor:
“Bir ayrıma muhtacız. Ateizm başka şeydir, paganizm başka. Ateizm insanın kendi iradesiyle Tanrıtanımazlığı felsefi olarak benimsemesidir.
Biz paganlar ayrı bir vak’ayız. Paganların başka türlü olmaları mümkün değildir. Yetiştirilme biçimleri Tanrıtanımazlıktır, Türkiye’de ateizm yoktur, paganlar vardır.”

Mahmut Çetin, araştırmasında “Aydın Yabancılaşmasının” izlerinin bugüne de uzandığını hatırlatıyor ve Altan’dan alıntı yaparak;
Mehmet Akif Ersoy’un torunlarından birinin Türkiye Komünist Partisi lideri Aydemir Güler, Elmalılı Hamdi Yazır’ın torununun da Okan Bayülgen olduğunu iddia ediyor.

Mahmut Çetin kitabında Sabetaycılara da yer veriyor. Sabetaycıların mevlevi tarikatı içinde oldukça etkin olduklarını belgeliyor.
Eserdeki bilgilere göre sabetaycı mevlevi şeyhi İshak Dede, eski dışişleri bakanlarından Emre Gönensay’ın dedesi iken, diğer bir sabetaycı mevlevi şeyhi Mehmet Esat Efendi ise Halil Bezmen’in anneannesinin dayısı oluyor.”
Bilgi için: Biyografi Yayınları 0542 235 72 49 [email protected]







www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)