Mehmet Işıkoğlu
şair



18 Mayıs 1939 tarihinde Hatay’ın Erzin ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Erzin, Kuzuculu ve Dörtyol’da tamamladı. Adana’da Erkek Sanat Enstitüsü'nü bitirdi. Vatani görevini yedek subay olarak tamamladı.

1962 yılında Almanya’ya yapılan göç kervanına katıldı. Almanya’da Siemens, Krupp, Rheinstahl, Phoenix gibi fabrikalarda çeşitli meslek dallarında pratik yaptı.

Almanya’da Wuppertal şehrinde Makine Mühendisliği tahsili yaptı.

Almanya’ya gelen birinci neslin kültür halkası olarak Anavatanından aldığı kültürle Almanya’da yaşamına devam etti.

ESERLERİ:

Gönül Şelalesi ve Yürek Kalemi adında iki şiir kitabı bulunmaktadır.




Şiirle Almanya

Araştırmacı-Şair Mehmet Işıkoğlu, Almanya serüvenini şiirleriyle şöyle anlatır:

Genç yaşımda Almanya’ya yerleştim
Doğu batı sentezinde birleştim
Kültürler yaşadım yaban ellerde
Kalemim dillendi yürekten taştım

Aşk doğurdu gönüller ilişkisi
Kitaplar doldurdu onun taşkısı
Sevgiler yükledim dizelerime
Armağanım olsun gönül coşkusu

Köln 17.07.2007




Mehmet Işıkoğlu'nun yazarlık ve şairlik görüşleri

Araştırmacı-Şair Mehmet Işıkoğlu çıkacak olan son şiir kitabının takdim bölümünde yazarlık ve şairlik hakkındaki görüşlerini şu şekilde belirtmiş;

TAKDİM

Her yazar ve şair, kendi yaşadığı çağın olaylarından etkilenerek, müşahede ettiği bazı konuları kendi diliyle, kendi potasında eritip, kalıplara döker ve şekillendirir. Ben de yirminci yüzyılın ikinci yarınsını ve yirmi birinci yüzyılın başlarını yaşadım. Birçok gelişme ve değişimlere şahit oldum.
Gözlemlediğim ve yaşadığım bazı konuları Almanya’ya gelen birinci neslin kültür halkası olarak Türkiye’den aldığım kültürün ışığı altında kendi üslubumla kaleme aldım.

Yaşadığım çağda teknolojinin en son buluşları bilgisayar ve internettir. İnternetin devreye girmesi ile insanların, bilgileri görgüleri haberleşmeleri, büyük bir mesafe kat etti.

Böyle olunca insanlar, sınır ve deniz ötesi partnerlerle bağlantılar kurarak sohbet imkânları buldu. İnsanlar duygularını hiç tanımadığı kimselerle paylaşma imkânına kavuştu. Ben de bu durumları gerek bölgesel ve gerekse sanal âlemdeki gözlemlerimi şiirlerimle dile getirdim ve kitaplaştırarak gelecek nesillere aktarmanın gururunu yaşadım.
Köln 17.07.20




ŞİİRLERİ

AŞK TEZGAHI

Şiir yazmadım yar okudum seni
Bir aşk tezgahında dokudum seni
Dolaştı mekiğe kızıl saçların
Çözerken dilimde şakıdım seni

Dokundun içime sen desen desen
Ne kadar şahane oldu bir görsen
Seyreder dalarım engin hayale
Gönlümüz gözdesi gül motifi sen

Gönül atlasında resmin bir nakış
Tüm hisler ayakta tutuyor alkış
Oluştu bir tablo yoktur benzeri
Çözdü kördüğümü içten bir bakış




GURBET GENÇLERİ

Bocalıyor iki kültür arası
Anadilin hali yürek yarası
Meçhul nerden gelir geçim parası
Sahipsiz yetişen gurbet gençleri

Tarih sorsan diyor nerden bileyim
Anane gelenek yabancı deyim
Bilemiyor acep ben kimim neyim
Sahipsiz yetişen gurbet gençleri

Çeker derinlere zevk ile sefa
Tahsil ihmal yarım kalır bu defa
Yüzer bataklıkta çeker çok cefa
Sahipsiz yetişen gurbet gençleri

Hayat toz pembedir yok mesuliyet
Boşa heder olur tüm kabiliyet
Gidemez ileri olsa da niyet
Sahipsiz yetişen gurbet gençleri.




KARA GÜNLER

İkinci Dünya harbi o zaman koptu kıtlık
Oldu telef güzelim nice canlı varlıklar
Gıdamız doğa ana bahçelerinde otluk
Ufukları sarmıştı zifiri karanlıklar

Alınırdı karneyle kişi başı can ekmek
Geceyi aydınlatan gazyağı ona keza
Verirdi elem uzun kuyruklarda beklemek
Zalım falaka idi karakollarda ceza

Garip anacığımın kül suyuydu sabını
Akarsa kuru dere yıkanırdı kilimler
Hırsla yakaladık mı ağır tokaç sapını
Ancak temizlenirdi o yıllanmış kirliler

Bulursak soframızda arpa bazlamasını
En büyük sebep idi yaradana şüküre
Kara saban sürerdi köylünün tarlasını
Yorgun koca öküze deh heykire heykire

At arabası idi en lüks binek aracı
Meşin çarık giyerdi köylüler ayağına
Saygın meslek sahibi semercisi saracı
Anam şelek taşırdı odunu ocağına

Orak, tırpan bilenir öyle bekler hasatı
Döven dişlenir hazır herkes nallatır atı
Avrat uşak tarlada kızgın güneş altında
Emekler hâsılatın belki sekiz on katı

Gün oldu değişti çağ geldi makine devri
Medeniyet gelişti hızlandı yaşam seyri
Bilgisayar olayı damga vurdu sanala
Geçti bizden kalanlar rahat yaşasın gayri

Bir ömür böyle geçti alın sizlere devir
Yaşadık hayat buymuş tarihten sayfa çevir
Gün olur devran döner her şey döner aslına
Eseri ile eder kişi zamanda seyir.




YAFTA

Küçükken dediler sus evlat ayıp
Konuşulmaz büyüklerin yanında
Sesi kestik söyleneni anlayıp
Yüzümüz kızardı donduk anında

Zamanla bağlandı kaldı dilimiz
“Söz gümüşse sükût altın” dediler
Çil çil altınlarla doldu elimiz
Topladık çoğalttık, yemez kediler

Diller de bağladı, bakan gözleri
Cesaret, kişilik suya indiler
Savunmadık o güzelim tezleri
Böylece çoğaldı sessiz “hindiler”

Gözü dili bağlı hipnoza dalmış
Gütmesi çok kolay böyle toplumu
İtiraz edecek mecal mi kalmış?
Soramaz ki bunlar çöplü saplımı?

Işıkoğlu der ki bellidir sadet
Beyni dili kullananlar ön safta
Kalkmalıdır böyle töre bu adet
Yırtılıp atılsın eskimiş yafta.




DİLİN ÖNEMİ

Anlaşmak güç olur bozulursa dil
Anlamsız kargaşa dalar ortaya
Vahşi dikenlere esir olur gül
Esas mana gelir arkadan yaya

Yumurtayı parazitler aşılar
Adaleti saptırırlar yolundan
Kötü gözler ışıl ışıl ışılar
Doğruları alır atar kolundan

Hezimete uğrar ahlakla sanat
Esas değerlerin kıymeti olmaz
Bunalım yolsuzluk sürer saltanat
Muhabbet yıpranır saygınlık kalmaz

Bozmayalım bu güzelim lisanı
Yaşamda önemi o kadar mühim
Sınır ötesine aktarır san´ı
Bilinsin değeri edilsin fehim

Aslına köküne olmalı hakim
Anlamda kargaşa bozar arayı
Anlayışa göre verilmez hüküm
Herkes birbirine çalar karayı

Dil bozulur hal bozulur vesselam
Diken olur anlaşmanın yolları
Dostlar birbirinden esirger selam
İnsanlığın bağlı kalır kolları





www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)