Erhan Başyurt ( 1970)
gazeteci



1970 Malatya yılında doğdu. Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölümü'nden mezun oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Atatürk İlke ve İnkılapları Bölümü'nde master yaptı.

1993 yılında Zaman Gazetesi İstihbarat Servisi'nde gazeteciliğe başladı. Uzun süre diplomasi muhabirliği yaptı. Daha sonra, sırasıyla Aksiyon Dergisi ve Zaman Gazetesi Dış Haberler Editörlüğü görevlerinde bulundu.

Askerlik dönüşü Zaman Gazetesi Kahire Temsilciliği görevine atandı. Bir buçuk yıl sonra Aksiyon Dergisi Haber Müdürü olarak İstanbul'a döndü. Bir yıl bu görevde kaldıktan sonra, yeniden Zaman Gazetesi'nde göreve başladı. Dış Haberler'de "Vizyon" adını verdiği köşesi ile dış politika yazıları kaleme aldı.

Bugün gazetesi yayın yönetmeni oldu. İngilizce ve Arapça biliyor. Evli ve iki çocuk babası.

ESERİ:

Boğazlarda Bitmeyen Kavga - Ateş Yolu, Timaş Yayınları






HABER

Ne tevafuk ama!..
Erhan Başyurt
Zaman 11 Nisan 2001

Zaman Gazetesi'nin 8 Nisan 2001 tarihli nüshasında Emine Dolmacı'nın 'Yasak sokağa indi' başlığı altında duyurduğu ''İstiklal Marşı sırasında halk ve velilerin de başlarını açmalarını şart koşan'' Bakanlar Kurulu Kararı, dün de Hürriyet ve Sabah gazetelerinde kendisine yer buldu.

Hürriyet gazetesi, 'Bayrak törenine türban yasağı'; Sabah gazetesi de 'Türbana bayrak yasağı' başlıklarını kullanmayı tercih etmişler.

6 Nisan 2001 tarihli ve 24365 sayılı Resmi Gazete'de, ''Türk Bayrağı Tüzüğünde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tüzük'' adıyla yayımlanan ve yürürlüğe giren değişikliğin 22'nci maddesinin (F) fırkasında aynen şöyle deniliyor: ''Okullarda bayrak töreninde...öğretmenler, öğrenciler ve diğer kişiler törene başları açık olarak saygı duruşu ile katılırlar. Varsa bando eşliğinde, yoksa boru veya komutla İstiklal Marşı söylenir.''

Metindeki 'diğer kişiler' ifadesinin 'başörtülü velileri de kapsayabileceği', geçtiğimiz günlerde Mudanya'daki bir okulda İstiklal Marşı okunurken yaşanan vahim olayla ortaya çıkmıştı. Bayrak Tüzüğü'nün değişiklik yapılmadan önceki şeklinde, sadece 'Bayrağı çeken veya indiren kimsenin' başı açık olması isteniyor, 'diğer kişiler' için böyle bir şart bulunmuyordu. Yeni uygulama, üniversite ve kamusal alanlar da başlatılan başörtüsü yasağının hayatın bütün alanlarına doğru kademeli bir şekilde yayıldığını ortaya koyuyor.

Bakanlar Kurulu tarafından alınan karardaki imzalar da ilginç. Başbakan Vekili olarak değişiklik teklifini Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli imzaya açmış. Kabinede yer alan diğer bakanlarla, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın da bu değişikliğin altında imzası var. Yürürlüğe giren değişiklik, tabii olarak, ''başörtüsüne serbestiyeti laiklikle çakışır bulduğunu'' açıklayan Cumhurbaşkanı Ahmed Necdet Sezer tarafından da onaylanmış.

Fakat çok daha ilginç ve acı olanı da, tüzük değişikliğinin imzaya açılma tarihi. İnanmayacaksınız ama, Bakanlar Kurulu başörtüsü yasağını genişleten bu kararı 22 Şubat 2001 tarihinde imzaya açmış. Evet, şu an Türkiye'nin siyasi olarak da dalgalanmasına sebep olan, sanayicisinden işçisine her kesimi etkileyen ekonomik krizin patlak verdiği gün. Türkiye'nin dövizde 'dalgalı kura' geçme kararı aldığı gün bu. Düşünün, Türkiye'nin ekonomik olarak dibe vurduğu gün, Bakanlar Kurulu ve kabine ne ile iştigal ediyor? Toplum, 'devalüasyon' kargaşası içerisinde 'can derdine' düşmüş iken, onlar ''Bayrak Tüzüğü'' adı altında 'inanç özgürlüğünü' sınırlayacak yeni yasakları almakla meşgul.

''Ne var ki bunda!' diyebilirsiniz. Nitekim, krizin zirveye çıktığı 30 Mart 2001'de toplanan Milli Güvenlik Kurulu da ekonomik ve siyasi krizi değil, irticayı masaya yatırmıştı. Ekonomik krize rağmen, ''33 kuruluş ve şirket ile özel finans kurumları üzerinde denetimin artırılacağı'' açıklanıyordu ve ''başörtüsü konusunda üniversite yönetimlerinin daha kararlı uygulama göstermesi'' isteniyordu. Ancak, ekonomik krizle ilgili aynı detayda tek bir madde bulunmuyordu.

Bu garip durum, mevcut krizin Türk halkının inanç özgürlüğü alanlarını daraltmak için fırsat olarak kullanılmaya çalışıldığı düşüncesinin doğmasına sebep oluyor. Gazetemiz yazarlarından Ali Bulaç'ın deyimi ile, 'Türkiye'nin Tunuslaştırılması' projesini hayata geçirmek için bu sisli ortamı kullanıyorlar izlenimini pekiştiriyor. Bu durum, ''Ekonomik kriz Anadolu aslanlarının önünü kesmek ve Özal ile oluşan yeni 'burjuva' sınıfını eritmek için kasıtlı olarak çıkarıldı!'' şeklindeki komplo iddialarının neden birçok çevrede taraftar bulduğunu da açıklıyor.

Mağdurların tepkisizliği, uygulayıcıların duyarsızlığı bu şekilde devam ettiği sürece; kriz ve yasak arasındaki bu garip 'tevafuklar' (rastlantılar) daha çok 'komplo' götürür.



www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)