Yücel Aşkın
akademisyen



1943 yılında Ankara'da doğdu. Babası Necip Aşkın, annesi ise Emine Nezahat Hanım’dı. Babası Necip Aşkın, zamanının en ünlü müzisyenlerindendi. Usta bir kemancıydı. Cumhuriyet döneminde Ankara'da Klasik Batı Müziğini ve tangoyu tanıtıp, halka sevdirenlerden biriydi. Yücel ismini ona, babasının dostu olan, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel vermişti.

İkokulu İstanbul'da okudu. İlk öğretiminin ardından, Ankara'daki konservatuvara kaydoldu. Babası gibi keman çalmak istiyordu. Ama hocalarının da önerisiyle piyanoyu seçti. 'Konservatuvar'ı bitirdikten sonra İstanbul'a döndü ve ziraat uzmanı olmaya karar verdi. Ziraat Fakültesi'ne girdi. Zooteknik Bölümü'nü bitirdikten sonra, asistan oldu. 1969'da, üniversitede tanıştığı eşiyle evlendi. Eşi Oya Aşkın da akademisyen.

Doktora tezini 'Beyaz Yeni Zelanda Tavşanları' üzerine yazdı. Bu tezi, Türkiye'de, tavşanlarla ilgili doktora düzeyindeki ilk çalışmaydı.
Daha sonra, Almanya üniversitelerinde, 'üreme biyolojisi' alanında çalıştı. 1989'da profesör oldu. Akademik kariyerinde, 92 bilimsel araştırma, bildiri, rapor ve kitaba imza attı.

Akademik çalışmaları yanında sanat, kültür, spor ve tarihle de bağını koparmadı. Piyano çalmaya devam etti. Doğa sporlarıyla ilişkisi hep sürdü. Dağcılık, mağaracılık, kampçılık, sualtı sporları, bisiklet ve kanyon geçişlerinde öncü bir isim oldu. Çevre Koruma, Araştırma ve Doğa Sporları Derneği DASK'ın kurucularından biri. Bu arada Mağara Araştırma Derneği'nin de (MAG) başkanlığını yürüttü.

1988'de TRT için Köprüçay Belgeseli'ni çekti. Bunu, Türkiye Mağaraları, Karanlık Boğaza Doğru, Akdağlar, Elmalı'nın Gizi ve Yahyalı'dan Aladağ'a belgeselleri izledi. Bunlar TRT'de yayınlandı. Türkiye Mağaraları belgeseli ise ödül aldı.

1995'ten sonra hayatı Van'da geçti. Aynı yıl içinde, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ne dekan seçildi. 1999'dan itibaren Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü olarak atandı.

Fotoğrafçılık, tarihi eser ve antika koleksiyonculuğuna merak sardı. Rektörlüğü döneminde tarihi eser kaçakçılığı ile yargılandı. Berat etti. Yargıtay, hakkındaki beraat kararını bozdu.




HAKKINDA YAZILANLAR

DEDEMİN AGOP OLMASINDAN GURURLUYUM
Radikal 27.05.2007

Yücel Aşkın Ermeni asıllı olduğuna ilişkin haberi yanıtladı: "Agop Vartonvyan'ın dedem olmasından gurur duyuyorum"

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin eski rektörü Yücel Aşkın, 2005 yılında basında çıkan dedesinin Ermeni olduğu yönündeki haberlerin ardından ilk kez konuştu: "Babamın babası, sonradan İslamiyeti kabul ederek adını 'Yakup' olarak değiştiren Agop Vartovyan. 'Güllü Agop' olarak da bilinen Yakup Efendi, Türk tiyatrosunun kurucusu. Konu, hedef gösterilmek için o dönem basına taşındı. Agop Vartovyan'ın dedem olmasından gurur duyuyorum. Ama Ermeni aidiyetim yok."

'Yakup adını almış'

2005 Ekim ayında Vakit gazetesinde Aşkın'ın dedesinin sonradan Müslüman olmuş bir Ermeni olduğu, Aşkın'ın ise üniversitenin kampüs alanına Hıristiyanlığı sembolize eden heykeller diktirdiği haberleştirilerek, "Dedesi İslam'la şereflenen rektörün 'yeniden dönüp dönmediği' merak ediliyor" ifadeleri kullanılmıştı.

Aradan geçen süre içinde konu ile ilgili konuşmayan Aşkın, dedesi Vartovyan'ı şöyle anlattı: "Dedem Agop Vartovyan, sonradan İslamiyeti kabul ederek 'Yakup' adını almış. 'Güllü Agop' olarak da bilinen Yakup Efendi, modern Türk tiyatrosunun kurucusu. Türkçe temsil oynama imtiyazını 2. Abdülhamid'in verdiği bir tiyatrocu. Türkiye'de tiyatro eserleri yazımını teşvik etmek ve tiyatroyu yaymak için çalışmış. Türk tiyatrosuna dekorculuğu, kostümü, makyajı getiren bir sanat adamı."

Aşkın, Van'ın Ermeniler için önemli bir merkez olduğunun, 1915 tehciri öncesinde nüfusunun yüzde 25'inden fazlasının Ermenilerden

oluştuğu hatırlatılarak, "duygusal yaklaşıp yaklaşmadığının" sorulması üzerine şöyle konuştu: "Öyle bir aidiyetim yok. Babamın bile yoktu. Kendimi hiçbir zaman Ermeni cemaatinin bir üyesi olarak görmedim. Kendimi Atatürk'ün tarif ettiği anlamda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir Türk olarak tanımlıyorum. Ermenilere karşı özel bir yakınlığım da yok. 1915'te olan olaylar ise bana göre insanlık trajedisidir. Vartovyan'ın dedem olması benim için aşağılayıcı birşey değil. Tam tersine, onun yaptığı hizmetleri kaç kişi yaptı bu ülkeye?"

Sanatçı aileden geliyor

Agop Vartovyan'ın ön plana çıkarılarak kendisine karşı ayrımcılık yapıldığını söyleyen Aşkın, diğer akrabalarının görmemezlikten gelinmesinden şikâyetçi: "Babam Necip Aşkın cumhuriyetin çoksesli müzik hareketindeki önemli kilometre taşlarından biri. Atatürk cumhuriyeti kurduktan sonra çoksesli müzik hareketini başlatınca babamı İstanbul'dan Ankara'ya çağırıyor ve radyo orkestrası kurduruyor. Babam, Atatürk ve İsmet Paşa döneminde şefliğini yaptı. Annemin babası Mehmet Tevfik Bey, Kurtuluş Savaşı şehidi. Anneannem Nigar Hanım, Dışişleri'nin Lozan'daki yazmanlarından biri. Anne tarafından en eski bildiğimiz 3. Ahmet'in Sadrazamı olan Ali Paşa, Belgrad'ı tekrar geri almak isterken alnından vuruluyor. Yine bu koldan olan Hayrullah Efendi Tuna valisi. Hayrullah Efendi'nin kökeninde Haşimi kökenli Araplar da var. Ailemde Arnavut kökenli olanlar da var. Saadet Altan teyzem Türkiye'nin Avrupa'da sahneye çıkmış ilk opera sanatçısı."

'Polemik istemedim'

Sadece dedesinin konu edilmesinin ardındaki nedenin 'gerginlik yaratmak' olduğunu söyleyen Aşkın, "Bunu beni hedef göstermek için kullandılar. Bir insan eleştirilebilir, icraatını beğenmeyebilirsiniz. Ama bir gazetenin kalkıp hakaret etmesi ve beni hedef göstermesi bağışlanacak birşey değil. Benim etnik kökenim için neden Ali Paşa'yı göstermiyorsunuz?" diye sordu. Aşkın şimdiye kadar konuşmamasının gerekçesi olarak da, "Polemiğe girmek istemedim, onun için konuşmadım. Kendimi konuşmak için mecbur hissetmedim" dedi.




www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)