Bugün üzücü bir haber geldi. Hilmi Oflaz sofrasına beraber oturduğumuz Adem Yakar göçünü toplamış, Hakka yürümüş. Güzel bir insandı. Bulunduğu yerde tavrıyla, “standart dışı” fikirleriyle fark edilirdi. Nezaketliydi. Hayra koşanlardandı. Sofranın ekmeğinde çok hakkı olanlardandı. "Ol mahiler ki derya içreler deryayı bilmezler!" dedikleri gibi yan yana yaşarken, sağ iken birbirimizi gerektiği denli tanıyamıyoruz. Hayat çoğu hep bir vahlanma oluyor. İlahiyat Fakültesinde okumuştu. Geçen sene, Youtubeda Adem Yakar kanalı açmış, tasavvufi sohbetler ediyordu. Ortak dostumuz İbrahim Kiras, facebook sayfasında anlatmış onu:
“Kadim dostumuz, gençlik arkadaşımız, gönül insanı, sosyalist derviş Adem Yakar Hakk’a yürüdü. Tokat’ın Türkmen Alevi geleneğine mensup dindar bir müslüman olan Adem bir yanda TSİP (Türkiye Sosyalist İşçi Partisi) yönetiminde siyaset yaparken, öbür yanda İbn Arabi okumaları düzenler, her yıl Şeb-i Arus’a katılır, Ahmed Avni Konuk’u anma törenlerini organize ederdi. Rahmeten vasia!”
Ramazan yetişirsiniz ama tamamlayamazsınız. Adem can ile “Rindan”daki dostların geleneksel aile iftarında Beyler Kahvede beraberdik. Gelimli gidimli dünya, insanın danesi bir gün tükeniyor. Danesi tükeniyorsa insan kuş misalidir. Şimdi burada idi, şimdi yok! Uçmuş!
Bana doğum günüm münasebetiyle “Doğum günün kutlu olsun. Allah ömrünü bereketli eylesin” dileğinde bulunmuştu. Ben de ona “Düğünün mübarek olsun!” diyorum.