Bayburtlu Zihni'nin doğum yılı kesin olarak bilinmiyor. Ama şiirlerinde kendinden söz ederken verdiği bilgilerden 1798-1799 yıllarında doğduğu anlaşılıyor. Babasının adı Osman'dır.
Öğrenimini Erzurum ve Trabzon medreselerinde yaptı. 1816-17 yıllarında İstanbul'a gelerek Mustafa Reşit Paşa ile yakınlık kurdu ve Divan-ı Hümayun kalemine girdi. Bir süre İstanbul'da kaldıktan sonra yurduna döndü. Türk-Rus savaşı ile, bu savaş sonunda yurdunun Rus işgali altına girmesinin (1828) bütün acılarını yaşadı. İşgalden sonra Bayburt'tan ayrıldı, işgal kaldırılınca yurduna döndü.
Bir süre sonra Hacc'a, oradan da Mısır'a gitti. 1840 yılına doğru İstanbul'a geldi ama fazla kalmadı. Çeşitli görevler alarak dolaştı. Donanma ile Akka'ya gitti. Hopa, Karaağaç, Ünye, Erzurum, Erzincan gibi yerlerde dolaştı. Her gittiği yerde eleştirecek birini buluyordu: kaymakam, kadı, ağa gibi... Bu yüzden de yerden yere vuruldu.
Elli beş yaşını geçtikten sonra Trabzon'a geldi ve burada hastalandı. Bu sırada yurt hasretiyle yandı. Bayburt'a doğru yola çıktı. 1859 yılında Trabzon yakınlarında Holasan köyünde vefat etti.
ESERİ:
Divanı ile, başından geçen olayları anlatan Sergüzeşt-Name adlı eseri bulunan Zihni, daha çok divan şairi olmak kaygısı güderdi. Ama adını yine sayılan az olan, hece ile söylemiş koşmaları ile destanları yaşatmaktadır. Divanında divan şiirinin bütün şekilleri ile yazılmış şiirler vardır. Usta bir taşlamacı (hicivci) olan ozan, bu tür eserlerinde yer yer açık saçık ve kaba küfürlere de baş vurur.
Koşma
Vardım ki yurdumdan ayak götürmüş Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş Sakiler meclisten çekmiş ayağı
Kangı dağda bulsam ben o merali Kangı yerde görsem çeşm-i gazal Avcılardan kaçmış ceylan misali Göçmüş dağdan dağa yoktur durağı
Laleyi sümbülü gülü har almış Zevk u şavk ehlini ah ü zar almış Süleyman tahtını sanki mar almış Gama tebdil olmuş ülfetin çağı
Zihni dert elinden her zaman ağlar Sordum ki bağ ağlar bağban ağlar Sümbüller perişan güller kan ağlar Şeyda bülbül terk edeli bu bağı