Kamil Rıfkı Urga(1880)-(1966) doktor, akademisyen asker
1880 yılında Çankırı’nın Çetince Mahallesi'nde doğdu. Babası Çankırı Tuzlası Müdürü Bıyık Müftüzade Kamil Efendi, Annesi Zeliha Hanım'dır. İlk ve orta öğrenimini, Çankırı İdadi Mektebi'nde tamamladı. Liseyi, Kastamonu Abdurrahman Paşa Lisesi'nde bitirdi. Daha sonra İstanbul'a giderek Askeri Tıp Akademisi'ne girdi. 31 Temmuz 1906 tarihinde tıp doktoru ünvanını aldı. Fakülteden birincilikle mezun oldu.
Üniversite sonrası ilk olarak İstanbul Hamidiye Eftal (bugünkü Şişli Eftal Çocuk Hastanesi) Hastanesi'nde göreve başladı. 14 Ekim 1906 tarihinde yüzbaşı rütbesini, 18 Haziran 1908 tarihinde de operatörlük yapma yetkisini aldı. Bu sırada açılan imtihanı kazanarak ihtisasını geliştirmek üzere Paris’e gitti. Trablusgarp Harbi üzerine, Kızılay tarafından Humus’a gönderilen heyette yer aldı.
Sırasıyla Beyrut Merkez Hastanesi, Yassı Viran Hastanesi ve Edirne İkinci Menzil Hastanesi'ne tayin edildi. Daha sonra İzmir’de 4. Kolordu'da görev aldı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesi'nde ve Suriye Cephesi'nde görev yaptı. Savaş sonrasında İsviçre'ye giderek orada göğüs cerrahisi üzerine çalıştı. Buradan röntgen ihtisasını da aldı. Ayrıca başta Almanya olmak üzere pek çok ülkede tıp alanında çalışmalar yaptı.
Gülhane Askeri Hastanesi'nde röntgen öğretmenliği yaptı. Milli Mücadele'ye katılmak üzere Ankara’ya geldi. Ankara’da Cebeci Hastanesi'ni kurdu ve başhekimliğini yaptı. Aynı zamanda Atatürk’ün özel doktorluğunu da yaptı. 1926 yılında Atatürk’ün davetlisi olarak Ankara’ya gelen Afgan Kralı Amanullah Han‘ın talebi üzerine Afganistan’da sağlık alanında çalışmalar yapmak üzere Atatürk tarafından görevlendirildi. Afganistan’a giderek bu ülkede 17 yıl kaldı.
Afganistan’da kaldığı süre içinde hem kral ve ailesinin doktorluğunu yaptı hem de Afganistan'daki ilk Tıp Fakültesi olan Kabil Tıp Fakültesi'ni kurup ilk dekanı oldu. Afgan kralı ve Afgan halkı Prof. Dr. Kamil Rıfkı Urga’yı öylesine çok sevdi ki, Kabil’de Dr. Rıfkı adını verdikleri bir sanatoryum yaptılar. 17 yıl bu ülkede çok başarılı çalışmalar yaptıktan sonra 14 Aralık 1944 tarihinde Ankara’ya döndü. Afganistan’ın Sardar-ı Ali, Serdar-ı Ala ve maarif nişanları verildi. Türkiye'ye dönüşünde ise başta Atatürk olmak üzere dönemin Dışişleri Bakanı M.Cevat Açıkalın ve Sağlık Bakanı Dr. Hulusi Alataş tarafından çeşitli ödüller ve takdirname ile ödüllendirildi.
Döneminin dünyadaki en ünlü doktorlarından birisiydi.
11 Şubat 1966 yılında Kabil adını verdiği apartmanındaki evinde 86 yaşında yaşamını yitirdi. Vasiyeti üzerine Çankırı’daki aile kabristanında toprağa verildi.
Ödüller
Öldükten sonra evinin salonu, kızı Zehra Hanım tarafından adeta bir müze haline getirildi. Hayatı boyunca kendisine verilen nişan, takdirname ve ödüller burada sergilendi. Verilen nişanlar ve madalyalar arasında İngiltere'nin Vicroria nişanı, Fransızların akademi ve Legiond’honneure madalyası, Almanların Çelik Haç madalyası, Belçika madalyası, Şah Rıza Pehlevi tarafından verilen İran madalyası, Mısır Kralı Fuat tarafından verilen Mısır Madalyası, Polonya'nın Polonia Restitva Madalyası da bulunuyor.