15 Mayıs 1933 tarihinde Adana'da doğdu. Ortaokuldan mezun olduktan sonra çadır ve gezici tiyatrolarda çalışmaya başladı. Daha sonra Yeşilçam setlerinde işçilik yaptı. Bir süre yönetmenlik yaptı. Filmlerde rol alarak oynamaya başladı.
1966 yılında kardeşi Bilal İnci'yi sinema oyuncusu yaptı.
Almanca ve İngilizce biliyordu.
30 Eylül 2018 tarihinde İzmir Karşıyaka'da vefat etti.
Sinema Filmleri ve Yönetmenleri
Züğürt Ağa (Nesli Çölgeçen) Biri ve Diğerleri (Tunç Başaran) Kuyucaklı Yusuf (Feyzi Tuna) Gramofon Avrat (Yusuf Kurçenli) Eşkiya (Yavuz Turgul)
TV Yapımları ve Yönetmenleri
Bizimkiler (Yalçın Yelence) Baba Evi (Feyzi Tuna-Orhan Oğuz) Feride (Feyzi Tuna) Şans Blokları (Mahinur Ergun)
Yabancı Ortak Yapımlar Üç Alman ve bir Fransız yapımı
AİLE
Yeşilçam'ın kötü adam rollerinin unutulmaz ismi Bilal İnci'nin ağabeyidir.
HABER
Kemal İnci, hayata veda etti Şenol Çarık 30 Eylül 2018
Pazar sabahına, üzücü bir haberle; Yeşilçam’ın unutulmaz oyuncusu Kemal İnci’nin yaşama veda ettiği haberiyle başladık. Işıklar içinde uyusun, sevenlerinin ve Yeşilçam’ın başı sağolsun…
Pazar sabahına, üzücü bir haberle; Yeşilçam’ın unutulmaz oyuncusu Kemal İnci’nin yaşama veda ettiği haberiyle başladık. Işıklar içinde uyusun, sevenlerinin ve Yeşilçam’ın başı sağolsun…
İnci ile 2014 yılı sonbaharında (Ekim ayı başında) İzmir’in sakin ilçesi, Seferihisar Sığacık’ta tanışmış ve sohbet etme imkânı yakalamıştım. Bir çay bahçesinin yanına açtığı stantta kendisinin kaleme aldığı ve bastırdığı “Yeşilçam Anıları” isimli kitabını imzalıyordu. Eşim ve ben bir kitap imzalattık kendisine. Bir tiyatro sahnesi ve Yeşilçam’ın ustalarının iki sıra film şeridi halinde yan yana fotoğraflarının bulunduğu bir kapağı vardı kitabın. Ve eserini “Yeşilçam’ın isimsiz kahramanlarına; set emekçilerine” ithaf etmişti.
Sinema yönetmenliğinden oyunculuğa, yapımcılıktan senaristliğe dek hayat hikayesinde çok sayıda anıyı ömrüne sığdıran Kemal İnci’yle hem kitabı hem de sinema üzerine yaptığımız bu kısa sohbeti ilginize sunuyor, kendisini bir kez daha saygıyla anıyoruz…
- Sizi tüm Türkiye ekranlardan tanıyor ama yine de söyleşimize sizi tanıyarak başlayabilir miyiz?
Babam Elazığlı, annem Selanikli. Babam Amerika’ya gitmek üzere gemiye gidiyor İskenderun’a, tam bu sırada harp patlıyor ve orada kalıyor.
Annem de Selanik mübadelesinden geliyor Adana’ya. Kozan’da yer veriyorlar. O da oraya yerleşiyor. Annem ve babam tanışıyor ve evleniyorlar.
Beş kardeşiz biz; üç erkek, iki kız. Ben Elazığ doğumluyum, diğer kardeşlerim Adana doğumlu.
“BİR AYAĞIM DOĞADA, BİR AYAĞIM SİNEMADA”
-Uzun yıllardır İzmir’desiniz. Mutlu musunuz İzmir’de, nasıl geçiyor günleriniz?
İzmir’i oldu bitti çok severim. 20 yıl önce İzmir’e yerleştim. Seferhisar’ın Orhanlı Köyü’nde yaşıyorum. Eşimden ayrılalı 5 yıl oldu. Ondan evvel çok daha iyiydi. İşleri paylaşıyorduk. Bahçeyle, ağaçlarla birlikte meşgul oluyorduk. Doğayı çok severim. Kış mevsiminde Altınoluk’ta, yazları ise Seferihisar’da kalıyorduk.
Sonra ben devamlı burada oturmaya başladım. Buradan çekimlere gidip geliyorum. İzmir’i çok seviyorum. İstanbul’un kalabalığı, trafiğini artık kaldıramıyorum. İstanbul da güzel bir şehrimiz tabiî ki. Ama belli bir zamandan sonra artık bıktırdı trafik. Çekimlere gidiyorum, biter bitmez hemen geliyorum. Bir ayağım doğada bir ayağım yine sinemada.
“8-9 YAŞLARINDA KENDİ SİNEMAMI KURDUM”
-‘Yeşilçam Anıları’ kitabınıza değinelim isterseniz. Bu kitabı yazma fikriniz nasıl oluştu?
Sinema yaşamım boyunca birikmiş yılları, yaşanan anıları bir kitapta buluşturmaya karar verdim ve ‘elimdeki özel fotoğraflarla, kendi imkânlarımla bir kitap yazacağım’ dedim. Yıllardır biriktirdiğim siyah beyaz fotoğraflar var, notlar var burada. Çok küçük yaşlarda, 8-9 yaşlarında kendi sinemamı kurdum. Hepsini anlatıyorum kitabımda. Ancak, hiçbir dağıtıcıyla anlaşmadım. Evet, ben ünlü bir yazar değilim, fakat ben bir karakter oyuncusuyum ve birçok filmde oynadım. O kadar emek harcayarak hazırladığım kitabımı kendim bastırıyorum. Belgesel değerinde bir hazırlık. Sinema ile ilgisi olan, sevgisi olan herkesin sevgiyle doyacağı bir kitap. Her evin kütüphanesine güzel bir hediyedir bu kitap. Her yaşta insanın okuyabileceği, sinema hakkında bilgi edinebileceği bir kaynak niteliğinde. Aynı zamanda sinemaya gönül vermiş okuyacak gençler için de bir doküman niteliğinde.
“SİNEMADA SET İŞÇİLİĞİ DE YAPTIM”
-Kaç yıl oldu?
64 yıl. 1951’de girdim sinemaya. Tabi bu arada bir boşluk oldu, Almanya’ya gittim. Orada da 12 adet Alman filminde oynadım, gene sinemadan uzak kalmadım yani (gülerek).Ortaokuldan mezun olduktan sonra çadır ve gezici tiyatrolarda başladım. Sinemada set işçiliği de yaptım. Alışılagelenin tersine, yönetmenlikten oyunculuğa geçtim.Yönetmenlik ve oyunculuğun yanı sıra senaristlik ve yapımcılık da yaptım.
“DİZİLERDE ŞARTLAR AĞIR, HER HAFTA BİR FİLM TÜKETİLİYOR”
-Sinema bir tutku değil mi?
Hem de nasıl. Dünyaya bir kere daha gelsem gene bu işi yapmak isterim. Gerçi biz Yeşilçam’ın çok zor günlerini yaşadık. Yokluklar içinde mücadele ettik. Şimdi altın devrini yaşıyor oyuncu arkadaşlarım, çalışanlar da öyle. Yalnız dizi çalışmaları çok uzadığı için, süreler çok uzun olduğu için çok yorucu ve teknik ekip çok yoruluyor. Hakettiğini de alamıyor. Dizilerde şartlar çok ağır. Bir diziyi 6 günde çekiyoruz, bir bölüm 90 dakikayı buluyor. Biz zamanında 80-90 dakika film çekiyorduk. Her hafta bir film tüketiyorlar. Hadi biz boşluklarda dinleniyoruz sanatçılar olarak, ama 15-18 saat çalışan teknik ekip buna nasıl dayansın! Bu yaşta ben de yorulmaya başladım.
“ZATEN ÇOK AZ KALDIK, DEVLET SANATÇISI YAPILMALI YEŞİLÇAM’IN EMEKTARLARI”
-Burada, Sığacık’ta kitaplarınızı imzalıyorsunuz. Nasıl diyaloglar oluyor, ne tür tepkilerle karşılaşıyorsunuz?
Çok güzel. İnsanlar çok memnun, ben de memnunum. Bazen anılardan parçalar anlatıyorum. Fotoğraf çektiren çektirenler çok oluyor. Sohbet ediyorum, kitaplarımı imzalıyorum. Bazıları garip görüyor, üzülenler var; bir sanatçının böyle bir standa oturup kitaplarını imzalamasına... Ama ben hiç gocunmuyorum. İzleyicilerimle, okuyucularımla burada yüz yüze gelmek, onlarla tanışmak, sohbet etmek benim için çok keyif verici.
-Son olarak neler söylemek istersiniz?
Yeşilçam’a emek veren sanatçı arkadaşlarımdan bazıları bugün zor durumda. Onlara devlet elinin uzanması gerekir. Zaten eski günlerden çok az insan kaldık. Devlet sanatçısı yapılmalı Yeşilçam’ın emektarları…