Biyografi Ara!

Binlerce biyografi keşfedilmeyi bekliyor

Mehmet Rauf

romancı, yazar

Sayfayı paylaş
İlgili Kategoriler
Mehmet Rauf
Mehmet Rauf       (1875)-(1931)
romancı, yazar

12 Ağustos 1875 tarihinde İstanbul'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Balat'daki mahalle mektebi ve Soğukçeşme Askeri Rüşdiyesi'nde gördü. 

Bahriye Mektebi'ni bitirerek (1893) deniz subayı oldu. 1894'de staj için Girit'e gitti. 1895'de Kiel kanalının açılış merasiminde bulunmak üzere Almanya'ya gönderildi. Dönüşünde, Trabya'da elçilik gemilerinin irtibat subaylığına atandı. 

Üç kez evlendi. İlk eşi Tevfik Fikret'in halasının kızıdır. 

1908'den sonra Bahriye'den ayrılarak, hayatını yazarlıkla kazanmaya çalıştı. Cumhuriyet devrinde kadın dergileri çıkardı. 

Ticaretle uğraşmasına rağmen, ekonomik sıkıntıdan bir türlü kurtulamadı. 

23 Aralık 1931 tarihinde yoksulluk içinde İstanbul'da öldü.


ESERLERİ:

Romanları:
Eylül,Ferda-ı Garam, Karanfil ve Yasemin, Genç Kız Kalbi, Böğürtlen, Son Yıldız, Halas, Ceriha, Kan Damlası.

Hikaye kitapları:
İhtizar, Son Emel, Aşk Kadını, Eski Aşk Geceleri,İlk Temas, İlk Zevk.

Oyun:
Pençe

Düzyazı şiirler:
Siyah İnciler



KİTAP ÖZETİ

KİTAP ADI: EYLÜL
KİTABIN YAZARI: MEHMET RAUF
KİTABIN TÜRÜ: ROMAN

KİTABIN KONUSU:

Süreyya ve onun karısı Suat ve akrabaları olan Necip Bey ile aralarında geçen olayları anlatmaktadır.

KİTABIN ÖZETİ :

Süreyya ve karısı Suat’ la birlikte babasının evinde oturmaktadır. Ama bu halden memnun değildirler.

Babası hem yaşlı, hem dediği dediktir. Onun yüzünden her yaz bir tane taş ocağına benzeyen köye gelirler ve orada sıkıntıdan patlarlar.

Suat bu arada başka olaylardan da sıkılmaktadır. Suat’ın kardeşi Hacer akrabası olan Necip Bey’le gönül eğlendirmektedir. Hacer evli ve eşi de onun için her şeyini verecek nitelikte bir eştir.

Daha sonraları Suat ile Süreyya birlikte mutlu bir şekilde yaşayabilmenin yolunu aramışlar ve bulmuşlardır. Suat Hanım gizlice babasından para isteyip eşi için bir yalı kiralar. Kocası bu duruma çok sevinir.

Necip de hem dostarı hemde akrabaları olarak Suat ve Süreyya’ nın yanına gelir. Süreyya için yelkenle gezmek ve balık tutmak vazgeçilmez bir zevktir. Süreyya bu alışkanlıklarını sürdürürken Suat da Necip’le birlikte piyano çalmaktadır.

Başbaşa geçen bu uzun yaz tatilinin sonlarında Necip Bey birşeylerin olduğunu, Suat Hanım’a aşık olduğunu anlar. Bu durumdan kurtulmaya çalışsada başarılı olamaz. Sonunda çare olarak onların yanından ayrılmaya karar verir. Giderken de Suat’ın eldivenlerinden bir tanesini izinsiz olarak hatıra olması için alır.

Daha sonraları Necip’in tifoya tutulduğu öğrenilir. Süreyya ve Suat buna çok üzülürler. Tehlike devresi geçince Necip’in yanına giderler. Necip hastalığın etkisiyle sinir yorgunluğu içerisindedir. Hacer Necip’in hastalığı sırasında yanında bulunmuş ve o sıralarda Necip’in kendiden geçmiş olduğu zamanda yastığının altından bir bayan eldiveni bulmuştur.

Hep birlikte hasta hakkında konuşurlarken Necip’in annesi eldiveni gösterir. Suat kendi eldivenini görünce şok olur ve olayı anlar fakat kimseye sezdirmez. O sırada Necip’te sapsarı olur utancından ve çaresizliğinden ne yapacağını bilemez.

Necip hastalıktan sonraki iyileşme devresini yalıda geçirilmek üzere mecbur edilir. Halbuki O, onlardan kaçmak için uğraşmaktadır.

Bir yaz sessiz ve olaysız bir şekilde geçmiştir. Eylül gelince Süreyya konağa gider. Bu gidiş beklenen bir gidiş değildir. Suat bu duruma anlam veremez. Daha gitmeden önce kışı bile beraber geçireceklerini söylemiştir. Ama Süreyya birşeyleri sezmiş olup, o yüzden gitmiştir.

Konağa geri dönülür. Necip artık eskisi kadar yalıya gelmemektedir. Hele Hacer’in davranışları, onların her bakışlarından anlam çıkarmaya çalışan tavrı her ikisini de deliye döndürür. Birbirlerini buldukları anda, ister istemez kaybedeceklerdir. Suat kendisinden kalan, Necip’in aldığı eldivenin diğerini de verir. Bunun sebebi ise artık hayatın Suat için yaşamaya değer bir tarafı kalmamasıdır.

O gece konakta yangın çıkar.Herkesi bir telaş ve korku alıp götürür. Canlarını zor kurtarırlar. Ama Suat ortalıklarda yoktur. Süreyya alevlerin içine doğru Suat diye inlemektedir. Ama cesaret edemez. Necip bir haykırışla içeriye fırlar. Her ikisi de çöken tavanın altında can verirler.

KİTABIN ANA FİKRİ:

Her ikisi de evli olan kişilerin ellerinde olmadan, bir arada bulundukları sürede birbirlerine, eşlerinden habersiz yakınlaşmaları ve aralarındaki yasak aşkı anlatmaktadır.

KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:

Suat: Kocası Süreyya ile mutlu bir evlilik sürdürürken Necip Bey’e aşık olur.

Necip: Akrabaları olan Süreyya ve Suat’ın yanına gelip, Suat’a aşık olan bir adamdır.

Süreyya: Suat’ın kocasıdır. Onun için yelkenle gezmek ve balık tutmak vazgeçilmez bir zevktir.

Hacer: Suat’ın kardeşi ve Necip ile gönül eğlendiren bir kadındır.