Kemal Yavuz ( 2.8.1947)
akademisyen, yazar


İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Eski Başkanı


İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü Eski Müdürü


Prof. Dr. Kemal Yavuz




2 Ağustos 1947 tarihinde Ermenek'te doğdu. Adiller İlkokulu’ndan mezun oldu. Ermenek Ortaokulu ve Konya Erkek Lisesi’ni bitirdi. 1967 yılının Şubat ayında İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kaydoldu. 1 Kasım 1970 tarihinde Türkiyat Enstitüsü’ne kütüphane memuru tayin edildi. 3 Mayıs 1971 tarihinde Edebiyat Fakültesi'ni bitirdi. Aynı yılın Kasım ayında doktora öğrencisi olarak kayıt yaptırdı. 1973 yılının Haziran ayında Erzurum Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi’ne Osmanlıca asistanı olarak tayin edildi.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde başladığı doktora çalışmasını bitirerek, 21 Haziran 1977 tarihinde Doktor unvanını aldı. 7 Temmuz 1978 tarihinde Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne asistan olarak atandı. Yabancı dilini geliştirmek ve sahasıyla ilgili araştırmalar yapmak üzere 1981-1982 ders yılında Fransa’ya gitti.

5 Kasım 1982 tarihinde Yardımcı Doçent ve 20 Nisan 1983 tarihinde Yeni Türk Dili sahasında Doçent oldu. 16 Şubat 1984 tarihinde Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kadrolu doçent olarak atandı. Bu tarihten 25 Ağustos 1986 tarihine kadar Türk Dili Anabilim Dalı Başkanlığı’nda bulundu.

Bu arada bağlı olduğu fakülteden başka olarak, Prof. Dr. M. Kaya Bilgegil’in dekanlık yıllarında (1982-1984) Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi’nde Türk Dili ve Osmanlıca derslerini yürüttü.

27 Ağustos 1986 tarihinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı’na naklen tayin edildi. 3 Nisan 1989 tarihinde Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda Profesörlüğe yükseltildi. 18 Eylül 1989 tarihinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanlığı’na getirildi. Ayrıca Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanlığı’nı da 1996 yılına kadar yürüttü.

1989 yılından emekli olduğu 2 Ağustos 2014 tarihine kadar Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanlığında, 15 Mayıs 2010-20 Eylül 2012 tarihleri arasında da Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürlüğünde bulundu. Prof. Dr. Kemal Yavuz, evli ve üç çocuk babasıdır.





Kendi dilinden hayat hikayesi

2 Ağustos 1947 tarihinde K. Karapınar (ERMENEK)'da doğdum. Adiller İlkokulu'ndan mezun olduktan sonra, sıra ile Ermenek Ortaokulu'nu ve Konya Erkek Lisesi'ni bitirdim. 1967 yılının Şubat ayında İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne kayıt oldum. 1 Kasım 1970 tarihinde Türkiyat Enstitüsü'ne kütüphane memuru tayin edildim. 3 Mayıs 1971 tarihinde mezkur fakülteyi bitirip, aynı yılın Kasım ayında doktora öğrencisi olarak kayıt yaptırdım. 1973 yılının Haziran ayında Erzurum Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi'ne Osmanlıca asistanı olarak tayin edildim. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde başladığım doktora çalışmasını bitirerek, 21 Haziran 1977 tarihinde Doktor unvanını aldım. 07 Temmuz 1978 tarihinde Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne asistan olarak atandım. Yabancı dilimi geliştirmek ve sahamla ilgili araştırmalar yapmak üzere 1981-1982 ders yılında Fransa'ya gittim. 05 Kasım 1982 tarihinde Yardımcı Doçent ve 20 Nisan 1983 tarihinde Yeni Türk Dili sahasında Doçent oldum. 16 Şubat 1984 tarihinde Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne kadrolu doçent olarak atandım ve bu tarihten, 25 Ağustos 1986 tarihine kadar Türk Dili Anabilim Dalı Başkanlığı'nda bulundum. Bu arada bağlı olduğum fakülteden başka olarak, Profesör Dr. M. Kaya Bilgegil'in dekanlık yıllarında (1982-1984) Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi'nde Türk Dili ve Osmanlıca derslerini yürüttüm. 27 Ağustos 1986 tarihinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı'na naklen tayin edildim.

3 Nisan 1989 tarihinde Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı'nda Profesörlüğe yükseltildim. 18 Eylül 1989 tarihinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanlığı'na getirildim. Hâlen bu görevi sürdürmekteyim. Evli ve üç çocuk babasıyım.



ESERLERİ:

Kitaplar

1. Reşat Nuri Güntekin'in Tiyatro İle İlgili Makaleleri, Kültür Bakanlığı, Kültür Eserleri: 5, İstanbul 1976.
2. Mesnevî-i Murâdiyye; Muînî Çevirisi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayın- ları 1000 temel Eser Dizisi: 91, Ankara 1982.
3. Şeyhoğlu, Kenzü'l-Küberâ ve mehekkü'l-Ulemâ; Atatürk Kültür Merkezi Yayını-sayı: 39, Ankara 1991.
4. Mecâlisü'n-Nefâyis ( Hüseyin Ayan, Efrasiyap Gemalmaz, Recep toparlı, Gönül Ayan ve Yavuz Akpınar'la birlikte), Erzurum 1995.
5. Türk Dili Kompozisyon, Liseler için ( Muharrem Ergin, Kâzım Yetiş, Necat Birinci ile), İstanbul 1992.
6. Üniversite Türk Dili ve Kompozisyon Dersleri (Kâzım Yetiş ve Necat Birinci ile), İstanbul 1998.
7. Türk Dili ve Edebiyatı, Edebiyat II, Liseler için (Kâzım Yetiş ve Necat Birinci ile), İstanbul 1994.
8. Türk Dili ve Edebiyatı, Edebiyat III, Liseler için (Kâzım Yetiş ve Necat Birinci ile), İstanbul 1994.
9. Türk Dili ve Edebiyatı, Edebiyat IV, Liseler için (Kâzım Yetiş ve Necat Birinci ile), İstanbul 1995.
10. 19. Asır Azeri Edebiyatı
10. Garib-name, 4 cilt (metin, günümüz Türkçesine aktarımı ve tıpkı basım), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2001

Makaleler

1. Ermenek Kazasının Başdere Köyleri Ağzı; Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Araştırma Dergisi, Ahmet Caferoğlu Özel sayısı, Ankara 1979.
2. Mesnevî-i Murâdiyye'de Fiil Teşkili ve Çekimler; Türk Kültürü Araştırma- ları, Prof. Dr.Faruk Kadri Timurtaş'ın Hatırasına Armağan, Yıl XII-XXI /1-2, 1979-1983, Ankara 1983.
3. XIII-XVI. Asır Dil Yadigârlarının Anadolu Sahasında Türkçe Yazılış Sebepleri ve Bu Devir Müelliflerinin Türkçe Hakkındaki Görüşleri; Türk Dünyası Araştırmaları, sayı 27, Faruk Timurtaş'a Armağan, İstanbul 1983.
4. Sultan II.Murad Devri Mevlevî Şairlerinden Muînüddîn bin Mustafa ve Mesnevî Tercümesi; Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, Türk Dili ve Edebiyatı Araştırma Dergisi II, Harun Tolası Özel Sayısı, İzmir 1983.
5. Bilge Kağan; Türkiye Gazetesi Rehber Ansiklopedisi 2. cilt, İstanbul 1984.
6. Diyalekt; Türkiye Gazetesi Rehber Ansiklopedisi, 4. cilt, İstanbul 1984.
7. Erzurumlu Mustafa Darir, Hayatı-Eserleri ve Siyerindeki Manzûmelerin Muhtevası; Millî Kültür, Sayı: 46, Ankara 1984.
8. Kâşgarlı Mahmud; Türkiye Gazetesi Rehber Ansiklopedisi, 9. cilt, İstanbul 1984.
9. Türk Edebiyatı; Türkiye Gazetesi RehberAnsiklopedisi, 17. cilt, İstanbul 1985.
10. XV. Asra Girerken devletin İdareci Sınıfı Üzerine Görüşler; Şeyhoğlu'nun Kenzü'l-Küberâ ve Mehekkü'l-Uleması, Millî Kültür, sayı: 49, Ankara 1985.
11. Mesnevî-i Şerif İle Alâkalı Olarak Cevdet Paşa'nın Âbidin Paşa'ya Yazdığı Bir Mektup; Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, XXIV-XXV, İstanbul 1986.
12. Mesnevî-i Murâdiyye'deki Fonetik Husûsiyetler; Atatürk Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Araştırma Dergisi 15, Erzurum 1986.
13. Yûsuf Aleyhisselâm; Türkiye Gazetesi Peygamberler Tarihi Ansiklopedisi, 3. cilt, İstanbul 1988.
14. İslâmî Edebiyat; Türkiye Gazetesi İslâm Tarihi Ansiklopedisi, 6. cilt, İstanbul 1989.
15. Arûz; Türkiye Gazetesi Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi, l. cilt, İstanbul 1989.
16. Bâki; Türkiye Gazetesi Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi, 1. cilt, İstanbul l989.
17. Fuzûlî; Türkiye Gazetesi Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi, 3. cilt, İstanbul 1989.
18. Galat-Galatat ve Muînî'nin Dildeki Tasarrufları; Türk Dünyası Araştırma- ları Dergisi, sayı: 60, İstanbul 1989.
19. Germiyanoğlları Beyliğinin Türk Kültür Hayatındaki Yeri, İlmî Araştırma- lar, sayı: 1, İstanbul 1995. 20. Müştak Baba ve Na'tları, İlmî Araştırmalar, sayı: 5, İstanbul 1997.
21. Nihânî'nin Sultan I. Selim Adına Yazdığı Muammalı Kaside ve Çözümü; İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, XXVIII. cilt, İstanbul 1998.
22. Edebiyatımızda Gezen Nefesler; Tarih ve Medeniyet, Nisan 1999, sayı 61, İstanbul 1999.
23. Anadolu'da Başlayan Türk Edebiyatında Görülen İlk Miraçnâmeler: Âşık Paşa ve Miraçnâmesi, İlmî Araştırmalar, sayı: 8, s. 247-266, İstanbul 1999.
24. Âşık Paşa; Yaşamları ve Yapıtları İle Osmanlılar Ansiklopedisi, Yapı Kredi Bankası, Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2000.

Bildiriler

1. Erzurumlu Ahmed Naim'in Mesnevî Şerhi; Birinci Millî Türkoloji Kong-resi (İstanbul, 6-9 Şubat 1978) Tebliğler, Kervan Yayınları, İstanbul 1980.
2. Mesnevî Şerif Üzerine Görüşler; Selçuk Üniversitesi 1. Millî Mevlâna Kongresi (Konya 3-5 Mayıs 1985) Tebliğler, Konya 1986.
3. Şeyhoğlu Mustafa'nın Türkçe Hakkındaki Görüşleri- Hizmeti ve Kenzü'l- Küberâ ve Mehekkü'l-Ulemâ'sının Dili; Beşinci Milletler Arası Türkoloji Konresi (İstanbul 23-28 Eylül 1985), Tebliğler I, Türk dili, cilt 1, İstanbul 1985.
4. Âbidin Paşa'ya Yazdığı Bir Mektupta Cevdet Paşa'nın Mevlevîlik İçindeki Yeri ve Mesnevînin Düzme Yedinci Cildi Üzerine Görüşleri, Selçuk Üniversitesi 2. Millî Mevlâna Kongresi (Konya 3-5 Mayıs 1986), Tebliğler, Konya 1987.
5. Osmanlı Devletinin Kuruluş ve Sonraki Devirlerinde, Âşık Paşa'nın Türk Edebiyatının Temellenip Şekillenmesindeki Rolü, Kuruluşunun 700. Yıl Dönümünde Osmanlı Devleti Uluslar Arası Kongresi (Konya 7-9 Nisan 1999).
6. Osmanlı Devletinde İlk Manzum Eserler ve Mevlid; Yapı ve Kredi Bankası Osmanlı Dünyasında Şiir Uluslararası Sempozyumu 19-22 Kasım 1999, İstanbul.
7. Osmanlı Devletinin Kuruluş Devrinde Âşık Paşa'nın Dil Üzerine Düşünce- leri ve Garibnâme'sinde O Devir Dili İle İlgili Bazı Dikkatler; Türk Dil Kurumu - Fransız Araştırmaları Enstitüsü, Uluslar Arası "Osmanlı Türkçesi Öncesi: Eski Türkiye Türkçesi" Toplantısı, 3-4 Aralık 1999 İstanbul.

Paneller

1. Fuzûlî'de Peygamber ve Yakınları, Marmara Üniversitesi, Nisan 1995.

Mülâkatlar

1. Ölümünün 666. Yıldönümünde Âşık Paşa ve Garibnâmesi (Söyleşiyi yapan: Yard. Doç. Dr. Erol Ülgen ), Büyük Kırşehir'in Büyük Gazetesi, Kırşehir Çiğdem, 19-30 Kasım 1999 ve 3-10 Aralık 1999.

Diğer konuşmalar

1. Talebelerinin Gözüyle Faruk K. Timurtaş, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi, Şubat 1997.
2. Dede Korkut'ta Eşya, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Dede Korkut Günleri, 27 Ekim 1998.
3. Geçmişten Cumhuriyete Türk Dili, Türkiye Cumhuriyetinin 75. yılında Türk Dili, Ekim 1998.




SÖYLEŞİ

Kemal Yavuz: Besmelesiz ilim fayda vermez
Aydın Başar
dunyabizim.com
19 Ekim 2012

Prof. Kemal Yavuz geleneğimizde ve edebiyatımızda besmelenin yerini anlattı.

İnsan belli bir yaşa geldikten sonra çocukluğunda yaşadığı bazı olayları yeniden anlamlandırmaya çalışıyor. Çocukken büyüklerimizden duyduğumuz sözler, öğütler büyüdükten sonra sanki daha bir anlamlı geliyor. Bizim büyüklerimizde neler varmış da haberimiz yokmuş kıvamına geliyoruz.

Mesela besmelenin büyüklerimizin ilk öğrettiği ve üzerinde çok durduğu şeylerden biri olduğunu hatırlıyorum. Sabah kalkarken annemin; “Hadi bir besmele çek de uyan” sözü hep kulağımda çınlıyor.

Besmeleyi sesli söyleyelim

Bir de dikkatimi çeken bir şey vardı: Büyüklerim besmeleyi hep sesli söylüyorlardı. Bu, üzerinde düşünmemiz gereken önemli bir konu… Evet, onlar besmeleyi her yerde sesli söylerlerdi. Çünkü besmele hayatın en tabiî parçasıydı ve bu haliyle de bir İslam şiarıydı. Bizim İslam olduğumuzu gösteren bir nişandı, alametifarikaydı… Büyüklerimiz bu kelimeyi sesli söyleyerek dinlerinden utanmadıklarını, bilakis ona müntesip oldukları için şerefyap olduklarını gösteriyorlardı.

“Aman Müslüman olduğum duyulmasın”, “Aman dindarlığımı gizliyeyim” diyerek dinden uzak bir toplum modelinin inşasına hizmet edenler, buradaki inceliği kavramakta güçlük çekebilirler. Fakat biz dışa vurulmayan bir İslam’ın sosyal hayatta söz söyleme idealinin olamayacağını düşünüyoruz. Tamam, dindarlığımızı her fırsatta herkesin gözüne sokmayalım ama onu gizleyecek kadar mıymıntı bir dindar da olmayalım.

Her işe başlarken söyleyelim

Bugün buradan ulaşabildiğim kadar insana ulaşmak ve âcizane herkese her hayırlı işin başında sesli besmele getirmelerini tavsiye etmek istiyorum. Bu hem yeni gelen nesilleri besmeleye alıştırmamıza katkı sağlayacaktır hem de Müslüman olmakla izzet bulduğumuzun bir ifadesi olacaktır. Sözgelimi bir ailede sofrada baba sesli bir şekilde besmele getirirse, yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutan aile fertleri varsa onlar da hatırlamış olurlar. Ya da bir otobüse veya minibüse binerken çok yüksek olmayan bir sesle besmele çekilirse, o otobüs ya da minibüstekilere küçük çaplı bir tebliğ yapılmış olur.

Besmele hassasiyeti noktasında en önemli husus, zannımca bu hassasiyetin çocukken kazandırılması meselesidir. Bazı tecrübelerimiz bize göstermiştir ki sonradan bazı aşılar öyle kolay kolay tutmamaktadır. Tıpkı çocukken namaza başlamayan insanların bu konuda bir türlü istikrarı yakalayamamaları gibi…

Şunu bir ezberleyelim mi?

Besmele konusunda ayrıca Üstad Bediüzzaman’ın şu ahenkli sözünün de çocuklara ezberlettirilmesini öneriyorum: “Bismillâh her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim! Şu mübârek kelime İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudâtın lisân-ı haliyle vird-i zebanıdır.” (Bu arada üşenmeyip kendimiz de ezberlersek hatta hemen şimdi ezberlersek ne güzel olur.)

Kemal Yavuz besmeleyi güzel anlattı

Geçtiğimiz günlerde Türk Edebiyatı Vakfı’nda Prof. Dr. Kemal Yavuz Hoca, besmelenin geleneğimizdeki ve edebiyatımızdaki yeri ile ilgili çok samimi bir söyleşi yaptı. Sözleri akademik ağırlıkta birer kalıp şeklinde değil de gönülden gelen samimi esintiler şeklindeydi. Söyleşi boyunca okuduğu çok sayıda içinde besmele geçen şiir, edebiyatımızda besmeleye ne kadar çok önem verildiğini gösteriyordu.

Türklerin mallarıyla, canlarıyla, kanlarıyla, her şeyleriyle kendilerini İslamiyet’e adadıkları için kıymetli olduğunu söyleyen Kemal Yavuz Hoca, bunun da ötesinde Gürcüler, Arnavutlar, Boşnaklar gibi birçok millete İslamiyet’i Türklerin götürdüğünü söyledi. Türklerin gelenekleriyle görenekleriyle, edebiyatları ile İslam’a adanmış bir millet olduklarına vurgu yapan Hoca, bunun ispatını ise Türk şiirindeki dinî temalı şiirlerde bulmanın mümkün olduğunu söyledi.

Eserlerimiz besmele ile başlar

İslamiyet’e bağlılığımız sebebi ile edebiyatımızda, tarihimizde, kültürümüzde besmelenin önemli bir yeri olduğunu söyleyen Kemal Yavuz Hoca, bizim edebî eserlerimizin bile besmele ile başladığını söyledi. Ediplerimizin ve ilim ehlinin besmelesiz işlerin neticesiz kalacağı hikmetini bildikleri için bu konuda hassas davrandıklarını söyleyen Hoca, bismillahsız ilimden fayda gelmeyeceğini, ilmin insanlığa fayda vermesinin ancak bismillah ile olacağını ifade etti.

Peygamber Efendimiz’in, “Besmele ile başlamayan her iş bereketsiz ve güdüktür” hadis-i şerifini hatırlatan Kemal Yavuz Hoca, Cenab-ı Allah’ın besmele ile işe başlayanların gören gözü, tutan eli, işiten kulağı olacağını söyledi.
Besmele Hz Adem’den beri var

Besmelenin insanlığın başından beri var olduğunu söyleyen Kemal Yavuz Hoca, Yûnus Emre’den öğrendiğimize göre Hz. Âdem’in toprak, hava, su ve ateşin besmele ile bir araya getirilmesinden yaratıldığını söyledi.

Müslümanların besmele çekmeden hiçbir işe başlamadıklarını söyleyen Hoca besmelenin cennet davetiyesi olduğunu ve müminlerin besmele yardımı ile sıratı geçeceklerini ifade etti. Yine cehennemden kurtuluşun da besmele yardımı ile olacağını söyleyen Hoca, Abdullah bin Mesut radıyallahü anh’ın şu veciz sözünü nakletti: “Besmele on dokuz harftir; cehennemde işkence eden 19 bekçiden kurtulmak istiyorsanız besmele okuyun”

Besmele hastalıklara şifadır

Peygamber Efendimizin Hz Osman Efendimize besmele hakkında; “O ism-i azamdır, ism-i azam ile besmele arasındaki yakınlık, gözün siyahı ile beyazı arasındaki gibidir” buyurduğunu söyleyen Hoca besmelenin bu yönüyle başlı başına bir rahmet olduğunu, onu belirli sayılarda okumanın hastalıkların giderilmesine, baş ağrısına, zalimlerin zulmünün giderilmesine ve unutkanlığa iyi geleceğini ifade etti. Besmele ile ilgili bir de fıkhî bir hükmü hatırlatan Hoca, Fatiha okumaya başlarken besmele okumanın vacip olduğunu diğer surelere başlarken besmele okumanın ise sünnet olduğunu söyledi.

Çok besmele çekelim

Prof. Dr. Kemal Yavuz Hoca’nın gönül diliyle yaptığı bu söyleşi besmele konusunu bize hatırlatması ve gündemimize sokması bakımından çok hayırlı oldu. İnşallah hepimiz bundan sonra besmeleye daha da bir sıkı sarılalım ve onu çok daha fazla söyleyelim ki rahmete ve şifaya gark olalım. Amin.








www.biyografi.net (Binlerce Biyografi)